Issue Information Issue Information
pp. i - vi Abstract Keywords: | |
Review Articles The Transitions of Traditional Ecological Knowledge From Turkish Oral Culture to Written Literature: Yaşar Kemal and His Works
Nebi Özdemir pp. 1 - 36 Abstract The main purpose of this article is to analyze the relationship between Yaşar Kemal and traditional ecological knowledge, culture and life. In the introduction of this article, the creative interaction approach, nature and human interaction and traditional ecological knowledge are explained. One of the basic assumptions of this research is that traditional ecological knowledge is kept alive not only in the context of traditional culture, but also in the written and printed works of Yaşar Kemal and in later electronic cultural contexts. Yaşar Kemal's relationship with traditional ecological knowledge is analyzed in detail with examples selected from different fields of expression such as folk literature, folk botany, traditional hunting, agriculture and animal husbandry, folk medicine, folk meteorology. As a result, this study reveals that Yaşar Kemal's originality and permanence stem from the fact that he produced works within the range of traditional culture and print culture, based on love for nature and humanity, and especially by making use of traditional ecological knowledge. Keywords: Yaşar Kemal, traditional ecological knowledge, creative interaction, cultural inter-contextuality, comparative literature | |
Review Articles İsa Sofi Türbesi: Mitopoetik Bir Çözümleme
Altan Artun pp. 37 - 63 Abstract Geçmişte Anadolu'nun kuzeybatısında küçük bir sınır beyliği olan ancak zamanla üç kıtaya hâkim bir imparatorluk haline gelen Osmanlı Devleti'nin kuruluşu, özellikle tarihçiler arasında birçok tartışmaya neden olmuştur. Devletin kuruluş aşaması konusu pek çok açıdan ele alınmaktadır. Bu alanlardan biri de dinsel boyuttur. Devletin kurucularının ve halkın hangi dine mensup olup olmadığı konusu zaman zaman tartışılmaktadır. Bilecik'in Söğüt ilçesine bağlı Borcak köyünde bulunan İsa Sofi Türbesi ve buradaki bezeme/semboller de bu tartışmaların yeniden gündeme gelmesinde etkili olmuştur. Türbenin iç duvarlarındaki semboller kamusal, medyatik ve akademik alanlarda Osmanlıların şamanist olup olmadığı konusunda tartışmalara yol açmıştır. Bu tartışmaların ortaya çıkmasında türbe ve içerisinde bulunan sembolik ifadeler hakkındaki çeşitli söylemler etkili olmaktadır. Bu çalışma ise türbeyle ilgili konulardaki çeşitli görüşler hakkında açıklamalar yapmak ve konuyu folklorik ve disiplinler arası bir paradigmada ele almak amacıyla hazırlanmıştır. Alan çalışmaları ile de desteklenen bu makalede folklorik ve mitolojik literatürden yararlanılarak türbedeki semboller Türk mitolojik dünya görüşü üzerinden açıklanmaya çalışılacaktır. Keywords: İsa Sofi, Osmanlı İmparatorluğu, mitoloji, sembolizm | |
Review Articles Şamanizmde Erk Hayvanı ve Yoga Meditasyonlarında Destek Hayvanı Kavramları Üzerine İnceleme
Gülbeyaz Aydoğan, Süleyman Fidan pp. 64 - 97 Abstract Kuzeybatı Pasifik’te hayat süren Coast Salish ve Okanagon yerlileri, kendilerinin can veren ruhları olarak erk hayvanlarından bahsederler. Bu hayvanların insanlarla dostluğu ve paylaşmış oldukları içsel kavrayış, bilgi ve bilgelikten kaynaklanan ruhsal güçleri söz konusudur. Tüm hayvanların doğanın bir parçası ve yaratılış düzeninde de bir figür olmasından kaynaklı bir erki bulunur. Şamanlar, her hayvan ruhunun dost olabileceği bir insan aramakta olduğu inancındadır. Bunun sebebi ise aralarında karşılıklı bir gereklilik olmasıdır. İkisi de birbirlerine birden fazla varoluş âlemindeki yolculuk süreçlerinde destek ve yardımlarını sunabilmektedir. Ruhsal bir gerçeklik âlemine girmek adına en azından bir hayvanla bir tür ilişkiyi yeniden kurmak gerekir, bu da bir hayvan ruhuyla dost olmayı Şamanist yolculuk için mühim bir ön koşul haline getirir. Türk Şamanizminde de, Şamanların erk hayvanları olduğu bilgileri mevcuttur. Ayinler sırasında erk hayvanının gücüne sahip olan Şaman, kötü ruhlarla savaşında başarılı olur veya hayvanının nitelikleri sayesinde bir hastayı iyileştirebilir. Erk hayvanıyla bütünleşirken davulu ile çeşitli melodiler çıkartan Şaman, hayvanının hareketlerini andıran figürlerle dans etmeye başlar. Günümüz popülaritesinde fazlaca yer kaplamakta olan yoga pratiklerinde de bu konuyla alakalı benzerlikler bulunmaktadır. Fiziksel ve zihinsel bazı çalışmaları içeren yoga pratiklerine, özellikle pandemi sonrası gelişen online eğitimin yaygınlaşmasıyla beraber birçok internet kaynağından ulaşmak mümkündür. Ünlü yogilerden birisi olan Çetin Çetintaş’ın eğitmenliğinde Yogakioo Enstitüsünde yapılan çeşitli pratiklerde destek hayvanı kavramı ile karşılaşılmaktadır. Meditasyon ile destek hayvanıyla bütünleşme pratiklerine bakıldığında ise Şamanizmle aralarında bazı benzerlikler olduğu görülmektedir. Örneğin meditasyonu yöneten yogi bir davulla çeşitli melodiler çıkartıp bütünleşeceği hayvanın figürlerini taklit eden bir dansa başlar. Yine Şamanizmde benzer şekilde burada da havyan ruhlarıyla dostluk içerisinde olmak ve onların meziyetleriyle bütünleşmek esastır. Şamanizmdeki gibi bir kötü ruhu yenmek ya da bir kişiyi sağaltmak şeklinde olmasa da günümüz hayatında iş alanında başarılı olmak, kişisel enerjiyi yükseltmek gibi alanlarda kullanılmaktadır. Bu makalede, Şamanizm inancındaki erk hayvanı kavramı ve uygulaması ile yoga pratiklerindeki destek hayvanı kavramı ve uygulaması, Şamanizm üzerine yazılan çeşitli kitap ve makaleler ile yoga sahasında Çetin Çetintaş’ın Hayvanlardan Destek Almanın Gizemli Sanatı adlı kitabından hareketle, Burcu Sevgi Genç’in Instagram üzerinden canlı yayında gerçekleştirdiği destek hayvanıyla bağ kurma meditasyonu, Ceyda Saltadal’ın Youtube kanalında gerçekleştirdiği destek hayvanını uyandırma yoga pratiği ve Serra Sağra’nın hayvanlardan destek almanın gizemli sanatı adlı Youtube serisinde günlük yaşamda bu arketiplerin nasıl kullanılacağının örneklerinden hareketle benzerlikleri ve farklılıkları ortaya koymak amaçlanmaktadır. Keywords: Şamanizm, Kam, Yoga, Erk, Destek Hayvanı | |
Review Articles Dinsel Folklor Odağında Eskil Yunan Filozofu Platon’un/Eflatun’un Alımlanışı
Yıldız Işık pp. 98 - 134 Abstract Bu makalede, eskil Yunan filozofu Platon’un/Eflatun’un nasıl yer aldığı sorusuna yanıtlar aranmaktadır. Yanıtlar, Platon’un İslami düşüncesi üzerindeki etkisinden hareketle, bazı İslami ve Türkçe kaynaklarda Platon’un söylencelik olarak ele alınışı oluşturmaktadır. Bunun için Platon’a atfedilen söylencelik özellikler, onun söylencelik olarak yerleştirildiği konumlandırılmalar; ona ilişkin aktarılan söylencelik anlatılar üzerinde durulmaktadır. Platon, Eflatun adıyla İslam düşüncesinde, tasavvufta, edebiyatta ve folklorda etkili olmuş filozoflardan biridir. İslami kaynakların söylencelik diliyle Platon fizikten astronomiye, kimyadan şiire, matematikten müziğe, siyasetten eğitime, dinden dile dek zamanının tüm bilgilerine sahip olduğu gibi, aynı zamanda, kimyacı ve icatçıdır, özellikle tıp dalında özel bir ayrıcalığı vardır ki hekimliğin hem bilgesidir hem de uygulamasına sahiptir. Bu ve buna benzer sebeplerle Platon, İslam dünyasında, “İlahi Eflatun” olarak adlandırılmaktadır. Platon’u iyi bildiği kabul edilen Farabi de dâhil olmak üzere İslami kaynaklar, Platon’u tam takva sahibi, dünyadan yüz çevirmiş “Allah adamı” bir mistik olarak görmektedir, öyle ki peygamber olduğuna ilişkin hadisler dahi bulunmaktadır. Bir başka deyişle, İslam’a uyumlu hale getirilmiş bir Platon imgesi söz konusudur. Ne var ki İslami ve Türkçe kaynakların betimlediği Platon oldukça sorunludur. Sorunlu oluşunun olası sebepleri; (1) çok sınırlı bilgilerle yaşamöyküsü oluşturulduğundan, tarihsel Platon ile benzerliklerin az olması. (2) İslam filozoflarından hiçbirinin Platon’un düşüncesiyle doğrudan karşılaşma olanağının olmaması. (3) Platon’un hiçbir söyleşiminin tam olarak Arapçaya çevrilmemesi. (4) Türkçeye Platon’un söyleşimlerinin ancak Cumhuriyet döneminde çevrilmiş olması vb. olarak sayılabilir. Durum böyle olunca hem İslami hem de Türkçe kaynaklarca Platon’un çok büyük ölçüde söylencelik düzeyde tanındığı ve tanıtıldığı söylenebilir. Keywords: Halk dini, dinsel folklor, söylence, Platon, Eflatun | |
Review Articles Köroğlu Filmlerinde Köroğlu, Bolu Beyi ve Halk Tiplemesi
Süleyman Teyek pp. 135 - 171 Abstract Geçtiğimiz çağda radyo, sinema, televizyon gibi kitle iletişim araçlarında meydana gelen teknolojik ilerlemeler, sözlü halk kültürü mahsullerinin sözlü ve yazılı kültür ortamından dijital kültür ortamına taşınmasına yol açmıştır. Özellikle sinema ve televizyonun halk arasında yaygınlaşması ile bu ortamlarda kullanılacak içerik üretme sıkıntıları da baş göstermeye başlamıştır. Eğlence kültürü içerik üreticileri, içerik üretmede zorlanınca halk kültürü mahsullerine yönelme eğilimi göstermişlerdir. Ayrıca kültür endüstrisi çalışanları, halkın ilgisini sinema ve televizyona çekmek için çalışmalarında halk kültürü mahsullerine sıklıkla yer vermeye başlamışlardır. Köroğlu Destanı, Türk’ün olduğu her yerde anlatılan bir destandır. Köroğlu Destanı sadece Türk Edebiyatında görülmez, aynı zamanda geçmişte Türklere komşu olmuş milletlerin edebiyatına da girmiştir. Köroğlu tiplemesinin Türkler arasında çok sevilmesi, onun popüler yayınlarının yapılmasını beraberinde getirmiştir. Köroğlu Destanı şimdiye kadar müziği, dansı ve anlatısıyla birçok çalışmaya konu edilmiştir. Köroğlu Destanı, Türkiye’de, hali hazırda Köroğlu (1945), Köroğlu-Türkan Sultan (1953), Köroğlu-Dağlar Kralı (1963) ve KöroğluÇamlıbel’in Aslanı (1968) adlarıyla dört defa filme alınmıştır. Ayrıca Köroğlu Destanı’nın modern uyarlaması kabul edilen Deli Yusuf (1975) adında bir film daha yapılmıştır. Halk anlatılarının kitle iletişim araçlarına taşınması, kültür endüstrisinin halk kültürünü tükettiği gerekçesiyle birçok araştırmacı tarafından eleştiri konusu edilmektedir. Bu çalışmada, Köroğlu-Dağlar Kralı (1963), Köroğlu-Çamlıbel’in Aslanı (1968) ve Deli Yusuf (1975) adlı filmler, Bolu Beyi, Köroğlu ve halk tiplemesi açısından ele alınmış ve tespit edilen malzeme Köroğlu Destanı’nın alt metinlerinden bir olan Behçet Mahir (Köroğlu Destanı’nın Erzurum rivayeti) anlatması ile karşılaştırılmıştır. Köroğlu (1945), Köroğlu-Türkan Sultan (1953) adlı filmler ise içeriğine ulaşılamadığı için tahlil edilememiş, kaynaklarda yer aldığı kadarıyla bahse konu edilmiştir. Keywords: Köroğlu Destanı, Türk Sineması, Köroğlu Filmleri, Halk ve Halk Tiplemesi. |